×
Önerim var
Türkiye Kaynakçası - kaynakca.hacettepe.edu.tr
Ana Sayfa
Kaynakça Nedir?
S.S.S
İletişim
×
Mesajınız başarıyla kaydedilmiştir.
Gönder
Üye Ol
ÜYE GİRİŞİ
Facebook ile giriş
Beni Hatırla
Üye Ol
|
Parolamı Unuttum
Doğrulama e-postası gelmedi
08 Kasım 23:21
Yağız Fatih Nazlıer
Jenny Bangham, Blood Relations: Transfusion and the Making of Human Genetics
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:19
Yağız Fatih Nazlıer
Henry M. Cowles, The Scientific Method: An Evolution of Thinking from Darwin to Dewey
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:17
Yağız Fatih Nazlıer
Harry Yi-Jui Wu, Mad by the Millions: Mental Disorders and the Early Years of the World Health Organisation
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:15
Yağız Fatih Nazlıer
Richard Noakes, Physics and Psychics: The Occult and the Sciences in Modern Britain
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:14
Yağız Fatih Nazlıer
Paula A. Michaels and Christina Twomey, eds, Gender and Trauma since 1900
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:12
Yağız Fatih Nazlıer
W. Piątkowski. From Medicine to Sociology. Health and Illness in Magdalena Sokołowska’s Research Conceptions
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:10
Yağız Fatih Nazlıer
Anne-Emanuelle Birn and Raul Necochea Lopez, eds, Peripheral Nerve: Health and Medicine in Cold War Latin America
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:09
Yağız Fatih Nazlıer
Robert Garner and Yewande Okuleye, The Oxford Group and the Emergence of Animal Rights: An Intellectual History
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:07
Yağız Fatih Nazlıer
Khary Oronde Polk. Contagions of Empire: Scientific Racism, Sexuality, and Black Military Workers Abroad, 1898-1948
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:03
Yağız Fatih Nazlıer
François Jarrige and Thomas Le Roux, The Contamination of the Earth: A History of Pollutions in the Industrial Age
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 23:02
Yağız Fatih Nazlıer
Juliana Adelman, Civilised by Beasts: Animals and Urban Change in Nineteenth-Century Dublin
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:59
Yağız Fatih Nazlıer
Julie Collins, The Architecture and Landscape of Health: A Historical Perspective on Therapeutic Places, 1790-1940
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:58
Yağız Fatih Nazlıer
Zachary Dorner, Merchants of Medicines: The Commerce and Coercion of Health in Britain's Long Eighteenth Century
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:55
Yağız Fatih Nazlıer
Alun Withey, Concerning Beards: Facial Hair, Health and Practice in England 1650-1900
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:54
Yağız Fatih Nazlıer
Sari Katajala-Peltomaa, Demonic Possession and Lived Religion in Later Medieval Europe
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:53
Yağız Fatih Nazlıer
Nude Bodies in British Women’s Magazines at the Turn of the 1970s: Agency, Spectatorship, and the Sexual Revolution
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:51
Yağız Fatih Nazlıer
‘A Healthy Sex Life’: Love, Marriage and Sexual Knowledge in Franco’s Spain (1960–1975)
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:50
Yağız Fatih Nazlıer
Co-producing Bioethics: How Biomedical Scientists and Applied Philosophers Established Bioethics in Australia
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:49
Yağız Fatih Nazlıer
The Multiple ‘Epidemic’: Debating Responsibility in US Medicine, Media and the Law
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:46
Yağız Fatih Nazlıer
‘Malaria Has Spoilt It’: Malaria, Neuropsychiatric Complications, and Insanity in ex-Servicemen in Post-First World War Britain
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:44
Yağız Fatih Nazlıer
A New Science for an Old(er) Population: Soviet Gerontology and Geriatrics in International Comparative Perspective
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:43
Yağız Fatih Nazlıer
Sounding the Archival Silence: Searching for Music in the Nineteenth-Century English Asylum
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:39
Yağız Fatih Nazlıer
Green Lungs and Green Liberty: The Modern City Park and Public Health in an Urban Metabolic Landscape
adlı eseri ekledi.
08 Kasım 22:37
Yağız Fatih Nazlıer
The Womb in Labour: Representing the Woman’s Body as an Active Vessel in Hildegard of Bingen’s Cause et Cure
adlı eseri ekledi.
07 Kasım 09:34
Ozan Örmeci
Türkiye-Britain Relations: Two Hundred Years of an Intertwined Conflict and Cooperation
adlı eseri düzenledi.
07 Kasım 09:34
Ozan Örmeci
Türkiye-Britain Relations: Two Hundred Years of an Intertwined Conflict and Cooperation
adlı eseri düzenledi.
07 Kasım 09:33
Ozan Örmeci
Turkish-British Relations in the Post-Cold War Period
adlı eseri düzenledi.
07 Kasım 09:33
Ozan Örmeci
Turkish-British Relations in the Post-Cold War Period
adlı eseri düzenledi.
07 Kasım 09:33
Ozan Örmeci
Conclusion
adlı eseri düzenledi.
07 Kasım 09:32
Ozan Örmeci
Conclusion
adlı eseri düzenledi.
En-nîşâbûrî
En-nîşâbûrî
EBU’L-KÂSIM
EBU’L-KÂSIM
Paylaş
Fıkıh ve hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhîm bin Muhammed bin Ahmed en-Nasrabâdî en-Nişâbûrî olup, künyesi Ebü'l-Kâsım'dır. Aslen Nişâbûrlu olduğundan, doğumu ve yetişmesi orada oldu. İlim öğrenmek için Bağdâd, Mısır, Şam ve başka yerlere gitti.
Fıkıh ve hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhîm bin Muhammed bin Ahmed en-Nasrabâdî en-Nişâbûrî olup, künyesi Ebü'l-Kâsım'dır. Aslen Nişâbûrlu olduğundan, doğumu ve yetişmesi orada oldu. İlim öğrenmek için Bağdâd, Mısır, Şam ve başka yerlere gitti.
İstatistikler
Yorumlar
Aldığı Atıflar
Eserleri
Özgeçmiş
Fıkıh ve hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhîm bin Muhammed bin Ahmed en-Nasrabâdî en-Nişâbûrî olup, künyesi Ebü'l-Kâsım'dır. Aslen Nişâbûrlu olduğundan, doğumu ve yetişmesi orada oldu. İlim öğrenmek için Bağdâd, Mısır, Şam ve başka yerlere gitti. Ebû Bekr Şiblî, Ebû Ali Rodbârî, Ebû Muhammed Mürteiş, Abdullah bin Muhammed bin Hasen, Yahyâ bin Bilâl, Abdullah bin Abdüsselâm, İbn-i Sa'îd, İbn-i Cevsâ, Ahmed et Assai, İbn-i Huzeyme ve daha birçok büyük âlimlerle görüşüp, kendilerinden ilim öğrendi. Ebû Ali Dekkâk ve Ebû Nasr-ı Sûfi'nin üstadıdır, ömrünün sonuna doğru hacca gitti. Hacdan sonra, memleketine dönmeyip, Harem-i şerîfte bir sene kaldı ve 367 (m. 977) yılı Zilhicce ayında orada vefât edip, Hz. Fudayl bin İyâd'ın türbesi yanında defnolundu. Çok ibâdet etmekte, harâm ve şüphelilerden sakınmakta, nefsin kötü olan isteklerine muhalefet etmekte, çek ileri derecede olup, zamanında bulunanlar onun büyüklüğünü kabul ederlerdi. Hayatı boyunca memleketinin üstadı olarak bilinmiştir. Tasavvuf ve diğer ilimlerdeki, bilhassa fıkıh ve hadîsdeki derecesi çok yüksek idi. Fıkıh, hadîs ve târih ilminde, tasavvuf yolunda ilerlemek hususunda, Peygamber efendimizin sünnetlerine dâir mes'elelerde, onları toplama, yazma ve yayma işinde ve başka konularda müşkülleri olanlar, kendisine müracaat ederlerdi. Çok hadîs-i şerîf yazdı ve rivâyet etti. Sika (güvenilir) bir zât olduğu için, yazdıklarına ve sözlü olarak rivâyet ettiklerine, kendisinden sonra gelen âlimler i'timâd etmişlerdir. Güzel menkıbeleri ve şaşılacak hâlleri çoktur.
Kendisi anlatıyor: "Birgün, Mekke-i mükerremede yolda yürürken, bir kimsenin yol ortasında can çekişmekte, şiddetli bir ızdırap ile kıvranmakta olduğunu gördüm. O anda kalbime, şu zavallının bu sıkıntılı hâlden kurtulması için bir Fatiha okuyup üzerine üfliyeyim, düşüncesi geldi. O sırada, o kimsenin karnından bir ses geldi ki: Gayet anlaşılır bir şekilde: "Bırak bu alçağı! Çünkü bu, Hz. Ebû Bekr'e düşmandır" diyordu. Demek ki, bozuk i'tikâdının ve düşmanlığının cezasını çekiyor deyip oradan ayrıldım."
Birgün kendisine "Ba'zıları yabancı kadınlarla beraber oturuyorlar ve "Böyle yapmak bize zarar vermez. Biz, onları görmekle günaha girmekten korunmuş kimseleriz" diyorlar. Bunlar hakkında ne dersiniz?" diye soruldu. Cevâbında buyurdu ki; "Can bedende bulundukça, Allahü teâlânın emir ve nehiyleri devam etmektedir. Ya'nî, kul yaşadıkça helâle, harâma riâyet etmeğe mecburdur. Nasıl olursa olsun bir erkek, kendisine yabancı olan bir kadın ile uygunsuz olarak görüşemez, konuşamaz, halvet hâlinde (kapalı bir yerde yalnız olarak) bulunamaz. Allahü teâlânın yasak ettiklerine dalmış olanlar, elbette şüpheli olan şeyleri yapmakta daha çok cesaretli olurlar."
Ebü'l-Kâsım Nasrabâdî (r.a.) buyurdu ki:
"Recâ (Allahü teâlânın rahmetinden ümidli olmak) hâli, insanı ibâdet ve tâat yapmaya sevk eder. Havf (Allahü teâlânın azabından korkmak) hâli de, insanı günah işlemekten uzaklaştırır."
"Allahü teâlânın ni'metlerine şükredenin, hem ni'meti artar, hem de muhabbet ve ma'rifeti çoğalır."
"Tasavvufun esâsı; İslâmın emir ve yasaklarına dört elle sarılıp, nefsin kötü arzularından ve bid'atlerden ya'nî dinde olmadığı hâlde ibâdet olarak uydurulan, sonradan meydana çıkarılan şeylerden uzak durmaktır. Ayrıca, dînini doğru olarak kendisinden öğrendiği İslâm âlimini çok sevmek, verilen vazifeyi en güzel şekilde yerine getirmek, insanlardan gelen sıkıntılara sabretmektir."
"Rızâ derecesine kavuşmak istiyen kimse, Allahü teâlânın rızâsı bulunan hâllerden kesinlikle ayrılmasın."
"Kabahatlerinin af ve mağfiretini istemek niyetiyle yapılan ibâdet, iyiliklerine mükâfat istemek niyetiyle yapılan ibâdetten daha makbuldür."
"Ma'rifet ve Allahü teâlâya yakın olma hâli farzları eda etmekle ve Sünnet-i seniyyeye tâbi olmakla ele geçer."
kaynak http://www.bizimsahife.org
Fıkıh ve hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhîm bin Muhammed bin Ahmed en-Nasrabâdî en-Nişâbûrî olup, künyesi Ebü'l-Kâsım'dır. Aslen Nişâbûrlu olduğundan, doğumu ve yetişmesi orada oldu. İlim öğrenmek için Bağdâd, Mısır, Şam ve başka yerlere gitti. Ebû Bekr Şiblî, Ebû Ali Rodbârî, Ebû Muhammed Mürteiş, Abdullah bin Muhammed bin Hasen, Yahyâ bin Bilâl, Abdullah bin Abdüsselâm, İbn-i Sa'îd, İbn-i Cevsâ, Ahmed et Assai, İbn-i Huzeyme ve daha birçok büyük âlimlerle görüşüp, kendilerinden ilim öğrendi. Ebû Ali Dekkâk ve Ebû Nasr-ı Sûfi'nin üstadıdır, ömrünün sonuna doğru hacca gitti. Hacdan sonra, memleketine dönmeyip, Harem-i şerîfte bir sene kaldı ve 367 (m. 977) yılı Zilhicce ayında orada vefât edip, Hz. Fudayl bin İyâd'ın türbesi yanında defnolundu. Çok ibâdet etmekte, harâm ve şüphelilerden sakınmakta, nefsin kötü olan isteklerine muhalefet etmekte, çek ileri derecede olup, zamanında bulunanlar onun büyüklüğünü kabul ederlerdi. Hayatı boyunca memleketinin üstadı olarak bilinmiştir. Tasavvuf ve diğer ilimlerdeki, bilhassa fıkıh ve hadîsdeki derecesi çok yüksek idi. Fıkıh, hadîs ve târih ilminde, tasavvuf yolunda ilerlemek hususunda, Peygamber efendimizin sünnetlerine dâir mes'elelerde, onları toplama, yazma ve yayma işinde ve başka konularda müşkülleri olanlar, kendisine müracaat ederlerdi. Çok hadîs-i şerîf yazdı ve rivâyet etti. Sika (güvenilir) bir zât olduğu için, yazdıklarına ve sözlü olarak rivâyet ettiklerine, kendisinden sonra gelen âlimler i'timâd etmişlerdir. Güzel menkıbeleri ve şaşılacak hâlleri çoktur. Kendisi anlatıyor: "Birgün, Mekke-i mükerremede yolda yürürken, bir kimsenin yol ortasında can çekişmekte, şiddetli bir ızdırap ile kıvranmakta olduğunu gördüm. O anda kalbime, şu zavallının bu sıkıntılı hâlden kurtulması için bir Fatiha okuyup üzerine üfliyeyim, düşüncesi geldi. O sırada, o kimsenin karnından bir ses geldi ki: Gayet anlaşılır bir şekilde: "Bırak bu alçağı! Çünkü bu, Hz. Ebû Bekr'e düşmandır" diyordu. Demek ki, bozuk i'tikâdının ve düşmanlığının cezasını çekiyor deyip oradan ayrıldım." Birgün kendisine "Ba'zıları yabancı kadınlarla beraber oturuyorlar ve "Böyle yapmak bize zarar vermez. Biz, onları görmekle günaha girmekten korunmuş kimseleriz" diyorlar. Bunlar hakkında ne dersiniz?" diye soruldu. Cevâbında buyurdu ki; "Can bedende bulundukça, Allahü teâlânın emir ve nehiyleri devam etmektedir. Ya'nî, kul yaşadıkça helâle, harâma riâyet etmeğe mecburdur. Nasıl olursa olsun bir erkek, kendisine yabancı olan bir kadın ile uygunsuz olarak görüşemez, konuşamaz, halvet hâlinde (kapalı bir yerde yalnız olarak) bulunamaz. Allahü teâlânın yasak ettiklerine dalmış olanlar, elbette şüpheli olan şeyleri yapmakta daha çok cesaretli olurlar." Ebü'l-Kâsım Nasrabâdî (r.a.) buyurdu ki: "Recâ (Allahü teâlânın rahmetinden ümidli olmak) hâli, insanı ibâdet ve tâat yapmaya sevk eder. Havf (Allahü teâlânın azabından korkmak) hâli de, insanı günah işlemekten uzaklaştırır." "Allahü teâlânın ni'metlerine şükredenin, hem ni'meti artar, hem de muhabbet ve ma'rifeti çoğalır." "Tasavvufun esâsı; İslâmın emir ve yasaklarına dört elle sarılıp, nefsin kötü arzularından ve bid'atlerden ya'nî dinde olmadığı hâlde ibâdet olarak uydurulan, sonradan meydana çıkarılan şeylerden uzak durmaktır. Ayrıca, dînini doğru olarak kendisinden öğrendiği İslâm âlimini çok sevmek, verilen vazifeyi en güzel şekilde yerine getirmek, insanlardan gelen sıkıntılara sabretmektir." "Rızâ derecesine kavuşmak istiyen kimse, Allahü teâlânın rızâsı bulunan hâllerden kesinlikle ayrılmasın." "Kabahatlerinin af ve mağfiretini istemek niyetiyle yapılan ibâdet, iyiliklerine mükâfat istemek niyetiyle yapılan ibâdetten daha makbuldür." "Ma'rifet ve Allahü teâlâya yakın olma hâli farzları eda etmekle ve Sünnet-i seniyyeye tâbi olmakla ele geçer." kaynak http://www.bizimsahife.org
Web adresi henüz eklenmemiş. Eklemek için düzenle simgesine tıklayınız.
Güncelleyen: kaynakca.info
Gönder
Daha fazla yorum getir
Eserler yükleniyor...
Şeref ETKER
,
Fatih Artvinli
“Bimarhaneler ve Mecanin Yönetimi: İki Taslak ve Süregelen Tartışma”
Osmanlı Bilimi Araştırmaları.
Makale
Türkçe
Tarih
Bu Makale
25
kez
görüntülendi.
×
Değişiklikler