×
Önerim var
Türkiye Kaynakçası - kaynakca.hacettepe.edu.tr
Ana Sayfa
Kaynakça Nedir?
S.S.S
İletişim
×
Mesajınız başarıyla kaydedilmiştir.
Gönder
Üye Ol
ÜYE GİRİŞİ
Facebook ile giriş
Beni Hatırla
Üye Ol
|
Parolamı Unuttum
Doğrulama e-postası gelmedi
24 Nisan 14:20
Ece Kaplan
Anadolu Selçuklu Dönemi Maden Sanatı
adlı eseri beğendi.
24 Nisan 09:50
Samira Al Ayoubi
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"1. Tıp eğitimi almanda etkili olan sebepl..."
23 Nisan 21:26
Hazar Aslantaş
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Hazar ASLANTAŞ 2220353066 / James Croll ..."
23 Nisan 21:26
Erdem Cömert
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Erdem CÖMERT 2230353014 WILLIAM CROOKES İ..."
23 Nisan 21:26
Oğuz Berk Özcan
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Oğuz Berk Özcan 2200386035 Aldred Wegener..."
23 Nisan 21:26
Rabia Fulya Turan
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"J.J. Thomson 1.SORU: Trinity Rektörü poz..."
23 Nisan 21:25
Büşra Eliş
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Wilhelm Conrad Röntgen SORU 1: Sayın Rönt..."
23 Nisan 09:56
Eray Demir
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"ARTHUR HOLMES (Işık olsun – Klasik Bilimi..."
23 Nisan 08:20
Hasan Çaycı
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Hasan Çaycı-2200353005 Michael Faraday i..."
23 Nisan 08:20
Basri Uçar
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Basri UÇAR 2200386061 Louis Agassiz ile o..."
23 Nisan 08:20
Adnan Demir
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"bugün seninle rol play oyunu oynayacağız ..."
23 Nisan 08:20
Adnan Demir
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"bugün seninle rol play oyunu oynayacağız ..."
23 Nisan 08:20
İremnaz Yıldırım
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"İremnaz Yıldırım 2220344126 Gemini ile ro..."
23 Nisan 08:20
Berke Can Alas
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Michael Faraday ile Rol Yapma Oyunu 1-) ..."
23 Nisan 08:20
Gülcan Sanik
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Alfred Russell Wallace ile Google Gemini ..."
23 Nisan 08:20
Enes Gedikli
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"enes gedikli- 2220353063 Michael Faraday ..."
23 Nisan 08:20
Ezgi Aleyna Güren
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Ezgi Aleyna Güren 21931791 Michael Farada..."
23 Nisan 08:20
Çağla Yosun Akbörü
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Çağla Yosun Akbörü-2200386055 Albert Ei..."
23 Nisan 08:20
Çağla Yosun Akbörü
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Çağla Yosun Akbörü-2200386055 Albert Ei..."
23 Nisan 08:20
Çağla Yosun Akbörü
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Çağla Yosun Akbörü-2200386055 Albert Ei..."
23 Nisan 08:20
Busenur Kurtoğlu
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Busenur Kurtoğlu 2210345096 Michael Farad..."
23 Nisan 08:20
Yiğit Şen
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Yiğit ŞEN 2230344019 Alfred WEGENER ile R..."
23 Nisan 08:20
Ahmet Emin Turan
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Ahmet Emin Turan 2200353030 Louis Agassiz..."
23 Nisan 08:20
Nur Yağmur Yenigün
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Nur Yağmur Yenigün - 2230344057 James Cl..."
23 Nisan 08:20
Busenur Kurtoğlu
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Busenur Kurtoğlu 2210345096 Michael Farad..."
23 Nisan 08:20
Hamide Öz
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Soru 1 : Sizinle ilgili yanlış mitler old..."
23 Nisan 08:20
Hamide Öz
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Soru 1 : Sizinle ilgili yanlış mitler old..."
23 Nisan 08:20
Yağız Gürleyen
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Yağız Gürleyen / 2220353019 JAMES CROLL ..."
23 Nisan 08:20
Sultan Erdoğan
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Sultan ERDOĞAN - 2220344070 Bu haftaki ..."
23 Nisan 08:20
Sultan Erdoğan
Google Gemini
adlı esere bir yorum yaptı:
"Sultan ERDOĞAN - 2220344070 Bu haftaki ..."
Hulusi
Hulusi
BEHCET
BEHCET
Paylaş
Türkiye’nin en büyük dermatologu olarak bilinen Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. Genç yaşta annesini kaybettiğinden, büyükannesi tarafından büyütüldü. Babasının Şam'daki işleri sebebiyle ilk eğitimini o dönemler Osmanlı Devleti'nde bulunan Şam'da tamamlamıştır.
Türkiye’nin en büyük dermatologu olarak bilinen Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. Genç yaşta annesini kaybettiğinden, büyükannesi tarafından büyütüldü. Babasının Şam'daki işleri sebebiyle ilk eğitimini o dönemler Osmanlı Devleti'nde bulunan Şam'da tamamlamıştır.
İstatistikler
Yorumlar
Aldığı Atıflar
Eserleri
Özgeçmiş
Türkiye’nin en büyük dermatologu olarak bilinen Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. Genç yaşta annesini kaybettiğinden,
büyükannesi tarafından büyütüldü.
Babasının Şam'daki işleri sebebiyle ilk eğitimini o dönemler Osmanlı Devleti'nde bulunan Şam'da tamamlamıştır.
Fransızca, Almanca ve Latince öğrenmiştir. Tıp eğitimini Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde almıştır zira o dönemlerde
Osmanlı Devleti'nde sivil tıp eğitimi almak mümkün değildir. Tıp eğitimini 1910’da tamamlayıp 1914 Temmuzuna kadar
Gülhane Dermatoloji Kliniği'nde Eşref Ruşen, Talat Çamlı ve bakteriyolog Reşat Rıza hocaların yanında asistan olarak çalışmıştır.
1914-1918 yılları arasında; önce Kırklareli Askeri Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak, ardından Edirne Askeri Hastanesi’nde
dermatoloji ve zührevi hastalıklar uzmanı olarak bulundu. I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1918 Ağustosunda evvela Budapeşte'de,
sonra Berlin'de Charité Hastanesi'nde çalıştı. Birçok ünlü meslektaşı ile tanışma fırsatı bulmuştur.
1919 Ekiminde yurda döndükten sonra bir süre serbest çalışmaya başladı. 1923'te, meşhur bir diplomatın kızı olan Refika Davaz ile evlenmiştir.
Aynı sene Hasköy Zührevi Hastalıklar Hastanesi Başhekimliği'ne tayin edildi. 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra Vakıf Guraba Hastanesi
dermatoloji uzmanlığına nakledildi. Soyadı kanunu kabul edildikten sonra, Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk'ün arkadaşlarından olan babası
Ahmet Behçet'in, parlak ve çok zeki anlamına gelen ve adı olan Behçet'i soyadı olarak almıştır.
1933'de eski Darü'l-Funun'dan İstanbul Üniversitesi yeni kurulmuştu. Bu reform döneminde İstanbul Üniversitesi'nde dermatoloji o zamanki adıyla
Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğini kurmuş ve profesör seçilmiştir. Profesör unvanını alan ilk Türk akademisyeni olan Hulusi Behçet,
1939 yılında ise bu kez aynı üniversitenin aynı bölümünde ordinaryus profesör unvanını aldı.
Hulusi Behçet dermatolojide bir çok konuyu ayrıntılı bir şekilde inceledi. 1920 yılından itibaren çeşitli dernek toplantılarında
ve bazı yazılarında deri layşmanyazında (şark çıbanı) çivi belirtisi bulunduğundan bahsetmeye başladı. O dönemin önde gelen deri hastalıkları
uzmanlarından biri olan Dr. Abimelek,3 Hulusi Behçet'in çivi belirtisi tanımını şöyle nakletmektedir: "Önce bir nodül ortaya çıkar.
Bu nodül ülserleşirse üzerinde bir krut gelişir. Bu krut altına sıkı bir şekilde yapışık olup, kaldırılması güçtür. Kaldırıldığı zaman zemininde
aynen diskoid lupus eritematozusta olduğu gibi kruta dik olarak çıkan veya kopan, her biri yaklaşık olarak 2 mm çapında çivi şeklindeki uzantılar görülür.
Çivi belirtisi klinik tablonun patognomonik bulgularıdır ve histolojik tabloya da yansır. " Bu dönemde deri layşmanyazında
Kyrle ve Reenstierna histolojik çalışmalar yapmışlarsa da, Hulusi Behçet'in ısrarla üzerinde durduğu çivi belirtisinden bahsetmemişlerdir.
Bunun dışında, yine o yıllarda, ülkemizdeki arpa uyuzları konusunda çok sayıda yazı yazdı. Hatta yurdumuza ait parazitlerin tür ve cinslerini
de saptadı. Karadeniz kıyılarında arpa çuvallarını taşıyan hamalların arpa uyuzuna yakalanmamak veya tedavi amacıyla sık sık denize girdikleri
şeklindeki gözlemini sonraki yıllarda yazdığı ders kitabında belirtmiştir.
1930'da davetli olarak Kopenhag'da yapılan dermatoloji kongresine katılan Hulusi Behçet, yine 1930'lu yıllarda incir dermatitleri
üzerinde durmaya başlamıştır. Senelerce ham incir dermatiti üzerine çalışmak ve yazı yazmak suretiyle bu dermatozun Balkanlarda ve nihayet
Fransa ve Amerika'da tanınmasını sağlamıştır. İstanbul'da ilkbahar ve yaz aylarında incir ve incir yaprakları ile ilgilenen şahıslarda,
sonbaharda ise incir ürünleriyle ilgilenen kişilerde meydana gelen, biri diğerinden farklı iki klinik tabloyu senelerce gözlemiştir.
Bir çok klinik tabloyla karışabileceği için incir dermatitlerini, ülkemizde tanınması için önce 1933 yılında Pratik Doktor adlı dergide yayınlamıştır.
Daha sonra çeşitli olguları dermatoloji derneği toplantılarında sunmuş, en sonunda da Fransız Dermatoloji Derneği Bülteni'nde yayınlamıştır.
1936 yılında zamanın en önemli dermatoloji dergilerinden biri olan "Dermatologische Wochenschrift"in ve Medizinische Welt'in yazı kuruluna görev yaptı.
Hulusi Behçet, 21, 7 ve 3 yıl takip ettiği üç hastada ağız ve genital bölgede aftöz belirtiler, gözde de çeşitli bulgular bulunduğunu gözledi ve
bunun bilinen hastalıklardan farklı olduğunu düşündü. 1937'de bu görüşlerini "Dermatologische Wochenschrift" de yazdı ve aynı yıl Paris'te
Dermatoloji toplantısında sundu.1938'de bu konuyla ilgili daha detaylı bir yazıyı yine aynı dergide yayınladı. Aynı yıl Dr. Niyazi Gözcü ve
Prof. Frank benzer semptomları içeren iki olgu daha yayınladılar. Arkasından Avrupa'dan yeni bildiriler de geldi.
Böylece Avrupalı doktorlar yeni bir hastalığın varlığına karar verdiler. Oftalmologlar Behçet hastalığını kabul etmeye başladılar,
ancak dermatologlar bu yeni hastalığı ısrarla inkar ettiler. Bu tablonun pemfigus, ulkus vulva akutum, dermatomiyozit, Neumann'ın aftozisi,
eritema eksudativum multiforme ve benzerlerinin semptomları olduğunda üstelediler. Bu olaylar sürerken Dünyanın diğer yörelerinden bazı yeni olgular
daha bildirildi ve bu yayınların sonucunda bütün dünya yeni bir hastalıkla yüzleştiğini en sonunda kabul etmek zorunda kaldı.
1947'de Zürih Tıp Fakültesinden Prof. Mischner'in Uluslararası Cenevre Tıp Kongresinde yaptığı bir öneriyle, Dr. Behçet'in bu buluşu
"Morbus Behçet" olarak adlandırıldı. Böylece daha başlangıçta Behçet Sendromu, Trisymptom Behçet, Morbus Behçet adlandırmalar ortaya çıktı.
Onun araştırma, yazma ve tartışmaya olan merakı entelektüel bir karakter olmasını sağlamıştır. Uzmanlığın ilk yıllarından başlayarak bir çok ulusal
ve uluslararası kongrelere orijinal makaleleriyle katılmış, ülkemizde ve yurtdışında bir çok makalesi de yayınlanmıştır. Ünlü Alman patolojicisi
Prof. Schwartz onun için : "Behçet, dünya çapında ünlü bir bilim adamı ama Türkiye'de değil." demiş ve eklemiştir: "O, her zaman yurtdışında
buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu Türkiye'de bulamıyorsunuz."
Behçet, yeni jenerasyonların eğitimine yardımcı olmak için çok sayıda makaleyi Türkçe'ye çevirdi ve Kore gibi çok uzak ülkelerle ilişki kurmak için
uluslararası derlemelerde orijinal olgu sunuları yayınladı. Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniği Arşivi adındaki dergiyi ölüm tarihine kadar yayınladı.
Bu dergi 1934'ten 1947'ye kadar Türkiye'deki Dermatoloji organı görevini sürdürdü ve 1948'de İstanbul'da hayatını kaybetti.
Türkiye’nin en büyük dermatologu olarak bilinen Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. Genç yaşta annesini kaybettiğinden, büyükannesi tarafından büyütüldü. Babasının Şam'daki işleri sebebiyle ilk eğitimini o dönemler Osmanlı Devleti'nde bulunan Şam'da tamamlamıştır. Fransızca, Almanca ve Latince öğrenmiştir. Tıp eğitimini Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde almıştır zira o dönemlerde Osmanlı Devleti'nde sivil tıp eğitimi almak mümkün değildir. Tıp eğitimini 1910’da tamamlayıp 1914 Temmuzuna kadar Gülhane Dermatoloji Kliniği'nde Eşref Ruşen, Talat Çamlı ve bakteriyolog Reşat Rıza hocaların yanında asistan olarak çalışmıştır. 1914-1918 yılları arasında; önce Kırklareli Askeri Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak, ardından Edirne Askeri Hastanesi’nde dermatoloji ve zührevi hastalıklar uzmanı olarak bulundu. I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1918 Ağustosunda evvela Budapeşte'de, sonra Berlin'de Charité Hastanesi'nde çalıştı. Birçok ünlü meslektaşı ile tanışma fırsatı bulmuştur. 1919 Ekiminde yurda döndükten sonra bir süre serbest çalışmaya başladı. 1923'te, meşhur bir diplomatın kızı olan Refika Davaz ile evlenmiştir. Aynı sene Hasköy Zührevi Hastalıklar Hastanesi Başhekimliği'ne tayin edildi. 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra Vakıf Guraba Hastanesi dermatoloji uzmanlığına nakledildi. Soyadı kanunu kabul edildikten sonra, Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk'ün arkadaşlarından olan babası Ahmet Behçet'in, parlak ve çok zeki anlamına gelen ve adı olan Behçet'i soyadı olarak almıştır. 1933'de eski Darü'l-Funun'dan İstanbul Üniversitesi yeni kurulmuştu. Bu reform döneminde İstanbul Üniversitesi'nde dermatoloji o zamanki adıyla Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğini kurmuş ve profesör seçilmiştir. Profesör unvanını alan ilk Türk akademisyeni olan Hulusi Behçet, 1939 yılında ise bu kez aynı üniversitenin aynı bölümünde ordinaryus profesör unvanını aldı. Hulusi Behçet dermatolojide bir çok konuyu ayrıntılı bir şekilde inceledi. 1920 yılından itibaren çeşitli dernek toplantılarında ve bazı yazılarında deri layşmanyazında (şark çıbanı) çivi belirtisi bulunduğundan bahsetmeye başladı. O dönemin önde gelen deri hastalıkları uzmanlarından biri olan Dr. Abimelek,3 Hulusi Behçet'in çivi belirtisi tanımını şöyle nakletmektedir: "Önce bir nodül ortaya çıkar. Bu nodül ülserleşirse üzerinde bir krut gelişir. Bu krut altına sıkı bir şekilde yapışık olup, kaldırılması güçtür. Kaldırıldığı zaman zemininde aynen diskoid lupus eritematozusta olduğu gibi kruta dik olarak çıkan veya kopan, her biri yaklaşık olarak 2 mm çapında çivi şeklindeki uzantılar görülür. Çivi belirtisi klinik tablonun patognomonik bulgularıdır ve histolojik tabloya da yansır. " Bu dönemde deri layşmanyazında Kyrle ve Reenstierna histolojik çalışmalar yapmışlarsa da, Hulusi Behçet'in ısrarla üzerinde durduğu çivi belirtisinden bahsetmemişlerdir. Bunun dışında, yine o yıllarda, ülkemizdeki arpa uyuzları konusunda çok sayıda yazı yazdı. Hatta yurdumuza ait parazitlerin tür ve cinslerini de saptadı. Karadeniz kıyılarında arpa çuvallarını taşıyan hamalların arpa uyuzuna yakalanmamak veya tedavi amacıyla sık sık denize girdikleri şeklindeki gözlemini sonraki yıllarda yazdığı ders kitabında belirtmiştir. 1930'da davetli olarak Kopenhag'da yapılan dermatoloji kongresine katılan Hulusi Behçet, yine 1930'lu yıllarda incir dermatitleri üzerinde durmaya başlamıştır. Senelerce ham incir dermatiti üzerine çalışmak ve yazı yazmak suretiyle bu dermatozun Balkanlarda ve nihayet Fransa ve Amerika'da tanınmasını sağlamıştır. İstanbul'da ilkbahar ve yaz aylarında incir ve incir yaprakları ile ilgilenen şahıslarda, sonbaharda ise incir ürünleriyle ilgilenen kişilerde meydana gelen, biri diğerinden farklı iki klinik tabloyu senelerce gözlemiştir. Bir çok klinik tabloyla karışabileceği için incir dermatitlerini, ülkemizde tanınması için önce 1933 yılında Pratik Doktor adlı dergide yayınlamıştır. Daha sonra çeşitli olguları dermatoloji derneği toplantılarında sunmuş, en sonunda da Fransız Dermatoloji Derneği Bülteni'nde yayınlamıştır. 1936 yılında zamanın en önemli dermatoloji dergilerinden biri olan "Dermatologische Wochenschrift"in ve Medizinische Welt'in yazı kuruluna görev yaptı. Hulusi Behçet, 21, 7 ve 3 yıl takip ettiği üç hastada ağız ve genital bölgede aftöz belirtiler, gözde de çeşitli bulgular bulunduğunu gözledi ve bunun bilinen hastalıklardan farklı olduğunu düşündü. 1937'de bu görüşlerini "Dermatologische Wochenschrift" de yazdı ve aynı yıl Paris'te Dermatoloji toplantısında sundu.1938'de bu konuyla ilgili daha detaylı bir yazıyı yine aynı dergide yayınladı. Aynı yıl Dr. Niyazi Gözcü ve Prof. Frank benzer semptomları içeren iki olgu daha yayınladılar. Arkasından Avrupa'dan yeni bildiriler de geldi. Böylece Avrupalı doktorlar yeni bir hastalığın varlığına karar verdiler. Oftalmologlar Behçet hastalığını kabul etmeye başladılar, ancak dermatologlar bu yeni hastalığı ısrarla inkar ettiler. Bu tablonun pemfigus, ulkus vulva akutum, dermatomiyozit, Neumann'ın aftozisi, eritema eksudativum multiforme ve benzerlerinin semptomları olduğunda üstelediler. Bu olaylar sürerken Dünyanın diğer yörelerinden bazı yeni olgular daha bildirildi ve bu yayınların sonucunda bütün dünya yeni bir hastalıkla yüzleştiğini en sonunda kabul etmek zorunda kaldı. 1947'de Zürih Tıp Fakültesinden Prof. Mischner'in Uluslararası Cenevre Tıp Kongresinde yaptığı bir öneriyle, Dr. Behçet'in bu buluşu "Morbus Behçet" olarak adlandırıldı. Böylece daha başlangıçta Behçet Sendromu, Trisymptom Behçet, Morbus Behçet adlandırmalar ortaya çıktı. Onun araştırma, yazma ve tartışmaya olan merakı entelektüel bir karakter olmasını sağlamıştır. Uzmanlığın ilk yıllarından başlayarak bir çok ulusal ve uluslararası kongrelere orijinal makaleleriyle katılmış, ülkemizde ve yurtdışında bir çok makalesi de yayınlanmıştır. Ünlü Alman patolojicisi Prof. Schwartz onun için : "Behçet, dünya çapında ünlü bir bilim adamı ama Türkiye'de değil." demiş ve eklemiştir: "O, her zaman yurtdışında buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu Türkiye'de bulamıyorsunuz." Behçet, yeni jenerasyonların eğitimine yardımcı olmak için çok sayıda makaleyi Türkçe'ye çevirdi ve Kore gibi çok uzak ülkelerle ilişki kurmak için uluslararası derlemelerde orijinal olgu sunuları yayınladı. Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniği Arşivi adındaki dergiyi ölüm tarihine kadar yayınladı. Bu dergi 1934'ten 1947'ye kadar Türkiye'deki Dermatoloji organı görevini sürdürdü ve 1948'de İstanbul'da hayatını kaybetti.
http://http://www.hulusibehcet.net/
http://http://www.hulusibehcet.net/
Güncelleyen: kaynakca.info
Gönder
Daha fazla yorum getir
Eserler yükleniyor...
Ferdi ÇİFTÇİOĞLU
II. Abdülhamid Dönemi İzmir’de Salgın Hastalıklar
Manisa, 2014, MASTER.
Tez
Türkçe
Sosyal Bilimler
Tarih
Sağlık
Osmanlı
Bu Tez
304
kez
görüntülendi.
Rüya KILIÇ
“Türkiye’de Frenginin Tarihi”
Kebikeç.
Makale
Türkçe
Tarih
Bu Makale
2
kez
görüntülendi.
×
Değişiklikler