Dağa Çıkan Kurt

Kitap Hikaye× 20. yy× Anadolu×

Künye:

Yazarlar:

Halide Edip ADIVAR

Ekle

Emeği Geçenler:

Ekle

Yayın Yılı:

2001

Yayın Yeri:

Yayıncı:

Cilt:

Basım Kaydı:

Sayfa Sayısı:

264

ISBN:

9754471452

İçerik Dosyası:

Web adresi:

Web adresi henüz eklenmemiş. Eklemek için düzenle simgesine tıklayınız.

Operatör:

Elif Derici

Güncelleyen:

Ramazan Acun

Özet:

DAĞA ÇIKAN KURT: Yazar kaybettiği babasının acısını yaşıyor. Annesinin feryatlarıyla acısı daha da artıyor. Bir gece uyandığında karşısında bir kurt görüyor. Öncesinde bu kurttan çok korksa da daha sonra onun da çok büyük bir savaştan çıkıp sağ kaldığını gördüğünde korkusu azalıyor. Öyküde birçok hayvanın kavgası tasvir ediliyor. Öykünün sonunda kurtla arasında geçenlerin bir rüya olduğunu farkederek uyanıyor.

DUATEPE: Bir tepe toz bulutu içinde. Kâzım Bey Duatepe’ye hücum etmeleri için tümenlerine emir veriyor. Başkumandan uşaklara bakıyor. İsmet Paşa telefonu dinliyor ve Fevzi Paşa da orada, dağlara bakıyor. Türk askerleri büyük bir gürültüyle Duatepe’ye hücum ediyor. Öyküde Battal Gazi’nin ismi de geçiyor. Diyor ki Battal Gazi de orada, askerlerle birlikte tekrar Bizans’a, Yunan’a meydan okurcasına kendi varlığını hissettiriyor. Fevzi Paşa dua eder gibi eğiliyor. Başkumandanın gözü yükseklerde. Bir otomobil kumandanları götürüyor. Halide Edip Tanrı’ya yalvarıyor. Şehitler ve kadınlar için rahmet diliyor. Bir subay tümenlerden birinin Duatepe’deki Yunanlıların arkasını çevirdiğini haber veriyor. Otomobille son hız tümen karargâhına haber vermeye gidiyorlar. Vardıklarında iyi haberi veriyorlar ve Halide Edip için artık gitme vakti geliyor. Halide Edip bütün kadınların duasını hissediyor. Giderken Duatepe’nin üzerinde bir adam görüyor ve onun dua ettiğini düşünüyor.

KURDUN MEMLEKETİNDE: Halide Edip Viyana sokaklarında gezerken bir afiş görür. Bu “Kurdun Memleketinde” adlı bir filmdir. Halide Edip bilet alır ve filmin başlamasını bekler. Filmin başkahramanı bir kurttur. Yazarın aklına daha önce milletini kurt sembolüyle gördüğü zamanlar aklına gelir. Filmde dişi bir kurdu vurmak isteyen avcıyı arkadaşı önlemeye çalışıyor ancak başarılı olamaz. Daha sonra bu kurdun yavrusunu alır ve büyütür. Birbirlerini güçlü duygularla severler. Kurdun sahibinin dört hizmetçisinden biri kurdu çalmak isteyen düşman olur ve diğer üç hizmetçiyi de kandırmaya çalışır. Bu dört kişi Halide Edip’in aklına Türkiye’yi aralarında paylaşmak için toplanan Dörtler Meclisi’ni getirir. Kurt o sırada büyük bir hızla çadırdan kaçar ve hizmetçiler şaşkın bir şekilde kalakalmışlardır. Kurt kendisine bir dişi kurt bulmuş ve yavruları olmuştur. Dişi kurt yavruları emzirirken insanlar geldi ve dinamitle orayı adeta bir mezara çevirmişlerdir. Avdan gelen kurt ise yavrularının ve eşinin yıkıntısı üzerine kendisini atmıştır. O sırada salondaki birçok kadın ağlıyordur. Halide Edip de Anadolu kadınının sessizliği ile gözyaşı dökmektedir. Kurt ise düşmanlarını aramak üzere yola çıkmış ve karşısına çıkan bütün engelleri aşar. Sonunda düşmanlarını bulur ve öldürür. O an Halide Edip’in aklına Duatepe gelir. Oradaki tepede gördüğü dua ettiğini düşündüğü adamı kurda benzetir. Yazar dost olarak Türkiye’ye gelenlerin sevgiyle karşılaşacağını ancak düşmanların “kurdun memleketi”ni göreceklerini söyleyerek öyküsünü sonlandırır.

ZEYNEBİM, ZEYNEBİM: Uzun Osman İstanbullu güzel bir kadınla evli bir çiftlik sahibidir ve Zeynep adında çok becerikli bir kızları vardır. Yanında Yorgi adında bir Rum çalıştırmaktadır. Zeynep çok küçük bir yaştayken annesini kaybeder. Birinci Dünya Savaşında Yorgi askerden kaçar ve ortalıktan kaybolur. Onun yokluğunda Zeynep'in kuzeni Süleyman çiftlikte çalışmaya başlar. Uzun Osman iki genci nişanlar ve düğün hazırlıkları için İzmir'e gider. Zeynep'in dadısı Kalyopi İzmir'in düşman işgaline uğradığı haberini getirir. O gece Rumlar evi basar ve Yüzbaşı Rumsa Süleyman'ı öldürür. Zeynep de hançerle Yüzbaşı'nı öldürür. Camdan bağırarak Süleyman'ın ona söylediği Zeynebim türküsünü söyler.

TANIDIĞIM ÇOCUKLARDAN: Yazar bir çocuk görür ve paketlerini taşıması için yardım ister. Çocuk gazete satmaktadır ama yine de yardım eder. Çocuğun adı Rüstem'dir. Hasta bir annesi ve üç kız kardeşine bakmak için gazete satarak para kazanıyordur. Yazar onu evine davet eder ve ayrılırlar ama bir daha Rüstem'i göremez. Bir gün yerde yatan bir kadın görür. Başında küçük bir kız ellerini ovuşturarak kadını sakinleştirmeye çalışmaktadır Yazar da açlıktan düştüğünü düşünerek ekmek alır. Esnaf bunun her zaman tekrarlandığını söyler. Yazar Rüstem ve bu küçük kızı düşünerek şimdi nerede olduklarını merak eder.

KABAK ÇEKİRDEKÇİ: Yazar kabak çekirdeği satan adamın bağırışlarını her zaman duymaktadır ama bir türlü rast gelmemiştir. Bir gün bir çocuk yazardan eski gazetelerini ister. Neden istediğini sorunca çocuk da İsmail Hakkı Bey'e yani kabak çekirdekçiye vereceğini söyler. Çocuk kabak çekirdekçinin hikayesini anlatır. Adam çocuğunun okul masraflarını karşılamak için çalışmaktadır. Bir gün okuldan haber gelir. Adama kızının takunyalarla okula giremeyeceğini, ayakkabı alması gerektiğini söylerler. O an ikisi de üzüntülerini saklamak için yüzlerini birbirlerinden

CEHENNEM DAĞI, CENNET DAĞI: Yazar çobanın ona anlattığı efsaneyi anlatır. Ankara'ya bakan biri küçük biri büyük iki dağ vardır. Bunlardan biri Cennet Dağı, diğeri ise Cehennem Dağı'dır. Bir subay savaştan izinli olarak dönerken kurulan pusuya düşer ve vurulur. Günahı olmadığından cennete gider. Ancak kavuşamadığı sevgilisinin hasretiyle fanilere görünür. Sanıldığı gibi korkunç değil; aksine mutlu, uğurlu ve güneşli bir görünmedir bu. Cennet Dağı'nın hikayesi ise bu sevgiliyle ilgilidir. Sevgilisin yokluğunda günah dakikaları yaşayan bu kadın sevgilisinin vurulduğunu öğrenince azabından ölür. Günahlarından dolayı cehenneme gider. Bu dağda ise vahşi sürüler, rüzgarlar fırtına, tipi ve kasırga görünür. Çoban onlar için bir kavuşma umudu olup olmadığını sorar. Yazar ise pişmanlığın onları kavuşturabileceğini söyler. Çoban sürüsüne kavalıyla bu efsaneyi anlatmak için oradan ayrılır.

EFENİN HİKAYESİ: Çoban Efe bir subaydan Tahkik Heyeti'nin onu dinleyeceği haberini alır. İzmir halkını savunmak ve yaşadıkları acıları bu generallerle paylaşmak için en güzel kıyafetlerini giyerek subayla yola çıkar. Görüşeceği paşalar Çanakkale'de Türk askerlerinin dövüştüğü devletlerin paşalarıdır. İzmir'in Yunan işgali sırasında kadınların ne durumda olduğunu bir yakını olan Kezban üzerinden anlatır. Sözleri o kadar ateşlidir ki bir süre sonra paşalar tercümanı dinlemeyi bırakıp sadece Efe'yi izlerler. Sonunda Efe hepsiyle tokalaşır ve oradan ayrılır. Subayla tokalaşırken subay ona Kezban'dan haber getirir. Onun intihar ettiğini ve bu kızın Efe'nin Yunanlılarla savaşması için arkasında olduğunu söyler. Efe ayrılırken genç subayı köylerine davet eder.

ÇAKIR BEYAZ AYŞE: Hasan hasta yatağında yatmaktadır. Doktora hikayesini anlatır. Seniye adında bir karısı, bir de çocuğu vardır. Millet sevgisiyle evini bırakıp Anadolu'ya gider. Orada nahiye müdürlüğüne başlar. Bir akşam yeşil gözlü güzel bir kadın görür ve ondan etkilenir. Bir gün Şah İsmail ile Ayşe adındaki bu kadını beraber görür. Ertesi gün onların evli olmadıklarını ve bu kadının belalı bir kadın olduğunu öğrenir O an ahlak mücadelesi tavrıyla onunla evleneceğini söyler. Düğün hazırlıklarına başlanır. Hasan atına atlayıp Ayşe'nin köyüne gider. Şah İsmail'in Ayşe'yi dövdüğünü görünce tabancasıyla Şah İsmail'i kafasından vurur. O sırada da ciğerinden bir yara alır. Son nefesini vermeden önce doktordan karısını çok sevdiğini ve karısı ile çocuğu için öldüğünü söylemesini ister. Ancak ölmeden önce söylediği şarkı yine Ayşe'yle ilgilidir.

EMİNE’NİN ŞEHADETİ: Yazar Yunan işgaline uğramış bir kasabaya girer. Kaymakamın yanına gider ve Şehit Emine’den söz eder. Emine’nin yıkıntılar arasında, kangren geçirmek üzereyken bulunduğunu söyler. O sırada Emine’nin kocası gelir, olayı başından anlatır. Emine’nin kurtuluşa inancı tamdır. Belki onların köyüne Yunanlılar uğramaz diye beklerler ancak onların mahallelerine de hücum ederler. Emine’nin kocası kadınları olabildiğince bu karmaşadan uzak tutmaya çalışır. Sonunda patlıcan tarlasında Yunan askerleriyle karşılaşırlar. Emine sopayla çevresindekileri uzakta tutmaya çalışır. Emine’nin kocası vurulur. Bayılmadan önce Emine’nin de vurulduğunu görür. Emine kocasını ve namusunu kurtarmıştır ama kendisi ölmüştür. Emine’nin kocası kaymakamı selamlar ve oradan ayrılır.

Elif DERİCİ

DUATEPE: Bir tepe toz bulutu içinde. Kâzım Bey Duatepe’ye hücum etmeleri için tümenlerine emir veriyor. Başkumandan uşaklara bakıyor. İsmet Paşa telefonu dinliyor ve Fevzi Paşa da orada, dağlara bakıyor. Türk askerleri büyük bir gürültüyle Duatepe’ye hücum ediyor. Öyküde Battal Gazi’nin ismi de geçiyor. Diyor ki Battal Gazi de orada, askerlerle birlikte tekrar Bizans’a, Yunan’a meydan okurcasına kendi varlığını hissettiriyor. Fevzi Paşa dua eder gibi eğiliyor. Başkumandanın gözü yükseklerde. Bir otomobil kumandanları götürüyor. Halide Edip Tanrı’ya yalvarıyor. Şehitler ve kadınlar için rahmet diliyor. Bir subay tümenlerden birinin Duatepe’deki Yunanlıların arkasını çevirdiğini haber veriyor. Otomobille son hız tümen karargâhına haber vermeye gidiyorlar. Vardıklarında iyi haberi veriyorlar ve Halide Edip için artık gitme vakti geliyor. Halide Edip bütün kadınların duasını hissediyor. Giderken Duatepe’nin üzerinde bir adam görüyor ve onun dua ettiğini düşünüyor.

KURDUN MEMLEKETİNDE:  Halide Edip Viyana sokaklarında gezerken bir afiş görür. Bu “Kurdun Memleketinde” adlı bir filmdir. Halide Edip bilet alır ve filmin başlamasını bekler. Filmin başkahramanı bir kurttur. Yazarın aklına daha önce milletini kurt sembolüyle gördüğü zamanlar aklına gelir. Filmde dişi bir kurdu vurmak isteyen avcıyı arkadaşı önlemeye çalışıyor ancak başarılı olamaz. Daha sonra bu kurdun yavrusunu alır ve büyütür. Birbirlerini güçlü duygularla severler. Kurdun sahibinin dört hizmetçisinden biri kurdu çalmak isteyen düşman olur ve diğer üç hizmetçiyi de kandırmaya çalışır. Bu dört kişi Halide Edip’in aklına Türkiye’yi aralarında paylaşmak için toplanan Dörtler Meclisi’ni getirir. Kurt o sırada büyük bir hızla çadırdan kaçar ve hizmetçiler şaşkın bir şekilde kalakalmışlardır. Kurt kendisine bir dişi kurt bulmuş ve yavruları olmuştur. Dişi kurt yavruları emzirirken insanlar geldi ve dinamitle orayı adeta bir mezara çevirmişlerdir. Avdan gelen kurt ise yavrularının ve eşinin yıkıntısı üzerine kendisini atmıştır. O sırada salondaki birçok kadın ağlıyordur. Halide Edip de Anadolu kadınının sessizliği ile gözyaşı dökmektedir. Kurt ise düşmanlarını aramak üzere yola çıkmış ve karşısına çıkan bütün engelleri aşar. Sonunda düşmanlarını bulur ve öldürür. O an Halide Edip’in aklına Duatepe gelir. Oradaki tepede gördüğü dua ettiğini düşündüğü adamı kurda benzetir. Yazar dost olarak Türkiye’ye gelenlerin sevgiyle karşılaşacağını ancak düşmanların “kurdun memleketi”ni göreceklerini söyleyerek öyküsünü sonlandırır.

ZEYNEBİM, ZEYNEBİM: Uzun Osman İstanbullu güzel bir kadınla evli bir çiftlik sahibidir ve Zeynep adında çok becerikli bir kızları vardır. Yanında Yorgi adında bir Rum çalıştırmaktadır. Zeynep çok küçük bir yaştayken annesini kaybeder. Birinci Dünya Savaşında Yorgi askerden kaçar ve ortalıktan kaybolur. Onun yokluğunda Zeynep'in kuzeni Süleyman çiftlikte çalışmaya başlar. Uzun Osman iki genci nişanlar ve düğün hazırlıkları için İzmir'e gider. Zeynep'in dadısı Kalyopi İzmir'in düşman işgaline uğradığı haberini getirir. O gece Rumlar evi basar ve Yüzbaşı Rumsa Süleyman'ı öldürür. Zeynep de hançerle Yüzbaşı'nı öldürür. Camdan bağırarak Süleyman'ın ona söylediği Zeynebim türküsünü söyler.

TANIDIĞIM ÇOCUKLARDAN: Yazar bir çocuk görür ve paketlerini taşıması için yardım ister. Çocuk gazete satmaktadır ama yine de yardım eder. Çocuğun adı Rüstem'dir. Hasta bir annesi ve üç kız kardeşine bakmak için gazete satarak para kazanıyordur. Yazar onu evine davet eder ve ayrılırlar ama bir daha Rüstem'i göremez. Bir gün yerde yatan bir kadın görür. Başında küçük bir kız ellerini ovuşturarak kadını sakinleştirmeye çalışmaktadır Yazar da açlıktan düştüğünü düşünerek ekmek alır. Esnaf bunun her zaman tekrarlandığını söyler. Yazar Rüstem ve bu küçük kızı düşünerek şimdi nerede olduklarını merak eder.

KABAK ÇEKİRDEKÇİ: Yazar kabak çekirdeği satan adamın bağırışlarını her zaman duymaktadır ama bir türlü rast gelmemiştir. Bir gün bir çocuk yazardan eski gazetelerini ister. Neden istediğini sorunca çocuk da İsmail Hakkı Bey'e yani kabak çekirdekçiye vereceğini söyler. Çocuk kabak çekirdekçinin hikayesini anlatır. Adam çocuğunun okul masraflarını karşılamak için çalışmaktadır. Bir gün okuldan haber gelir. Adama kızının takunyalarla okula giremeyeceğini, ayakkabı alması gerektiğini söylerler. O an ikisi de üzüntülerini saklamak için yüzlerini birbirlerinden

CEHENNEM DAĞI, CENNET DAĞI: Yazar çobanın ona anlattığı efsaneyi anlatır. Ankara'ya bakan biri küçük biri büyük iki dağ vardır. Bunlardan biri Cennet Dağı, diğeri ise Cehennem Dağı'dır. Bir subay savaştan izinli olarak dönerken kurulan pusuya düşer ve vurulur. Günahı olmadığından cennete gider. Ancak kavuşamadığı sevgilisinin hasretiyle fanilere görünür. Sanıldığı gibi korkunç değil; aksine mutlu, uğurlu ve güneşli bir görünmedir bu. Cennet Dağı'nın hikayesi ise bu sevgiliyle ilgilidir. Sevgilisin yokluğunda günah dakikaları yaşayan bu kadın sevgilisinin vurulduğunu öğrenince azabından ölür. Günahlarından dolayı cehenneme gider. Bu dağda ise vahşi sürüler, rüzgarlar fırtına, tipi ve kasırga görünür. Çoban onlar için bir kavuşma umudu olup olmadığını sorar. Yazar ise pişmanlığın onları kavuşturabileceğini söyler. Çoban sürüsüne kavalıyla bu efsaneyi anlatmak için oradan ayrılır.

EFENİN HİKAYESİ: Çoban Efe bir subaydan Tahkik Heyeti'nin onu dinleyeceği haberini alır. İzmir halkını savunmak ve yaşadıkları acıları bu generallerle paylaşmak için en güzel kıyafetlerini giyerek subayla yola çıkar. Görüşeceği paşalar Çanakkale'de Türk askerlerinin dövüştüğü devletlerin paşalarıdır. İzmir'in Yunan işgali sırasında kadınların ne durumda olduğunu bir yakını olan Kezban üzerinden anlatır. Sözleri o kadar ateşlidir ki bir süre sonra paşalar tercümanı dinlemeyi bırakıp sadece Efe'yi izlerler. Sonunda Efe hepsiyle tokalaşır ve oradan ayrılır. Subayla tokalaşırken subay ona Kezban'dan haber getirir. Onun intihar ettiğini ve bu kızın Efe'nin Yunanlılarla savaşması için arkasında olduğunu söyler. Efe ayrılırken genç subayı köylerine davet eder.

ÇAKIR BEYAZ AYŞE: Hasan hasta yatağında yatmaktadır. Doktora hikayesini anlatır. Seniye adında bir karısı, bir de çocuğu vardır. Millet sevgisiyle evini bırakıp Anadolu'ya gider. Orada nahiye müdürlüğüne başlar. Bir akşam yeşil gözlü güzel bir kadın görür ve ondan etkilenir. Bir gün Şah İsmail ile Ayşe adındaki bu kadını beraber görür. Ertesi gün onların evli olmadıklarını ve bu kadının belalı bir kadın olduğunu öğrenir O an ahlak mücadelesi tavrıyla onunla evleneceğini söyler. Düğün hazırlıklarına başlanır. Hasan atına atlayıp Ayşe'nin köyüne gider. Şah İsmail'in Ayşe'yi dövdüğünü görünce tabancasıyla Şah İsmail'i kafasından vurur. O sırada da ciğerinden bir yara alır. Son nefesini vermeden önce doktordan karısını çok sevdiğini ve karısı ile çocuğu için öldüğünü söylemesini ister. Ancak ölmeden önce söylediği şarkı yine Ayşe'yle ilgilidir.

EMİNE’NİN ŞEHADETİ:  Yazar Yunan işgaline uğramış bir kasabaya girer. Kaymakamın yanına gider ve Şehit Emine’den söz eder. Emine’nin yıkıntılar arasında, kangren geçirmek üzereyken bulunduğunu söyler. O sırada Emine’nin kocası gelir, olayı başından anlatır. Emine’nin kurtuluşa inancı tamdır. Belki onların köyüne Yunanlılar uğramaz diye beklerler ancak onların mahallelerine de hücum ederler.  Emine’nin kocası kadınları olabildiğince bu karmaşadan uzak tutmaya çalışır. Sonunda patlıcan tarlasında Yunan askerleriyle karşılaşırlar. Emine sopayla çevresindekileri uzakta tutmaya çalışır. Emine’nin kocası vurulur. Bayılmadan önce Emine’nin de vurulduğunu görür. Emine kocasını ve namusunu kurtarmıştır ama kendisi ölmüştür. Emine’nin kocası kaymakamı selamlar ve oradan ayrılır.

Elif DERİCİ

Betül Küçük 08 Mayıs 2016 Pazar 12:14

Eser birçok hikâyeden oluşur. Hikâyelerin bazıları yazarın kendi yaşantısı bazıları da Türk milletinin cesur evlatlarının hikâyeleridir. Kitabın sonuna doğru yazarın yolculuk notları yer almaktadır. ... Daha fazla göster »

Esra Başkara 01 Kasım 2015 Pazar 22:25

Türkler, tarih boyunca bağımsızlığına düşkünlüğü ile tanınıp soyuna, ırkına, töresine her zaman bağlı kalmıştır. Diğer ülkeler tarafından hep bir tehlike olarak görülen ve her zaman bir korku kaynağı... Daha fazla göster »

Yavuz Pekmez 24 Ekim 2015 Cumartesi 16:10

Dağa Çıkan Kurt adlı eserde Türkün yeniden doğuşu olarak görülen Kurtuluş savaşı yıllarında Halide Edip’in Anadolu’da gözlemledikleri, birebir yaşadıkları, bulunduğu yörelerdeki efsaneler gibi dönemi... Daha fazla göster »

Pinar Micirlar 04 Ağustos 2015 Salı 11:24

Kitap,Milli mücadeleyi ve sonrasını Avrupa seyahatlerinde ki gözlemlerinden yola çıkarak anlatmış,anlatımdaki samimilik ve gözlemlerindeki realizm ile sanki yaşanmış ya da yaşananlardan dinlenmiş gib... Daha fazla göster »

Muhammed Yusuf Yağçı 17 Mayıs 2015 Pazar 22:15

Eserde Yer alan kısa hikayelerin ve gezi notlarının adlarıyla sayfa numaralarını aşağıda bulabilirsiniz:

Dağa Çıkan Kurt 13
Zeynebim, Zeynebim 19
Tanıdığım Çocuklar 31
Gündelik Adamlar: Kabak Çekirdekçi ... Daha fazla göster »

Muhammed Yusuf Yağçı 16 Mart 2015 Pazartesi 06:06

Halide Edip Adıvar'ın Dağa Çıkan Kurt adlı eseri öncesinde gazetelerde tefrika edilmiş 27 kısa hikaye ve 9 gezi yazısından oluşuyor. Eser, 4 yıl sürmüş olan birinci dünya savaşının ülke ve halk üzeri... Daha fazla göster »

Furkan Erdoğan 17 Kasım 2014 Pazartesi 14:14

Karacaaahmet mezarlığı civarında küçük bir evde yoksul bir anne ve çocuğu vaşamaktadır. Baba savaşta hayatını kaybetmiştir. Çocuk annesin her akşam eve gelmesini beklemekte ve getireceği ekmeği yiyer... Daha fazla göster »

İbrahim Barış Demirel 31 Ekim 2014 Cuma 23:14

Kitap Milli Mücadele'de sahne arkasında kalan kahraman Türk milletinin hitabı Halide Edib yaşadıklarını veya tanık olduğu şeyleri,gözlemlerini bizlere sanki karşısında biri varmış edasıyla sunmuştur.... Daha fazla göster »

Melike Özçelik 16 Mart 2014 Pazar 16:38

HALİDE EDİP ADIVAR TARAFINDAN 1922 YILINDA KALEME ALINMIŞTIR.KİTABA ADINI VEREN İLK YAZI BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA İŞGALE UĞRAYAN TÜRKİYE'NİN DURUMUNU,TÜRK EFSANELERİNİ KURT MOTİFLERİNE DAYANARAK ... Daha fazla göster »

Elif Derici 06 Mayıs 2013 Pazartesi 10:01

Halide Edip Adıvar'ın Dağa Çıkan Kurt adlı eseri birçok kısa öyküden oluşur. Milli Mücadele yıllarında yazılmış olan bu eserde o yıllarda yaşanan acılar bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilmektedir... Daha fazla göster »