Kan ve İman

Kitap Tarih×

Künye:

Yazarlar:

Ercüment Ekrem TALU

Ekle

Emeği Geçenler:

Ekle

Yayın Yılı:

1988

Yayın Yeri:

Yayıncı:

Kültür Ve Turizm Bakanlığı

Cilt:

Basım Kaydı:

5000

Sayfa Sayısı:

103

ISBN:

İçerik Dosyası:

Web adresi:

Web adresi henüz eklenmemiş. Eklemek için düzenle simgesine tıklayınız.

Operatör:

Numan Yılmaz

Güncelleyen:

Numan Yılmaz

Özet:

KAN VE İMAN
Estekzade mahallesi İstanbul’un küçük şirin bir mahallesidir. Mahalle insanı saygıdan ödün vermeyen, kültürünü, ahlakını korumuş imanlı yüreklere sahip insanların dolu olduğu bir mahalleymiş. Dönem savaş zamanında olduğu için mahalle halkı tevekkülle evlatlarını cepheye göndermişler. Sadece kuru kuru göndermemişler arkalarından her gün dualar etmiş hem evlatlarına hem de vatanına muzaffer olmaları için. Hayli zaman geçmiş ve Mondros imzalanmış bizim mahallenin gençleri de evlerine dönmüşlerdi.
Sadık 1. Dünya Savaşında önce Irak’a orandan İran’a gönderilmişti; fakat savaşa vakit olmadan anlaşma olmuştur. Üç – dört yıl önce bıraktığı anası Şaziment ve sevdiği kız Leman’a kavuşmak için evine döner. Henüz hasret gidermeye fırsat olmadan iki üç güne İzmir’in işgali haberi alınır. Sadık’ın bu habere içi çok üzülür ve cepheye gitmeye karar verir. O aralar mahalledeki Hulki yüzbaşı da aynı şekilde savaş meydanlarından gelmiştir, İzmir’in haberini alır almaz Hasan dede ve oğlu Şemseddin’le beraber Sadık gelmeden bir ay önce cephe yolunu tutmuşlardır.
Sadık Afyon’da çete olarak yazılır. Uşak ve civarında faaliyetler gösterirler. Bağlı olduğu Nurullah Bey ve çetesi çok başarılıdır. Aynı yerlerde başarılı olan ve kimsenin bilmediği gizemli bir çete de Hasan dedenin çetesidir. Bir tesadüf sonucu bu iki çete karşılaşırlar. Aynı mahallenin insanları olan Hulki Yüzbaşı, Hasan Dede, Şemseddin ve Sadık bir araya gelmişlerdir.
Vakit geçip çetelerin başarılı olmaları sonuç vermiş ve mücadeleye gönül verenlerin sayısı da artmıştır. Çeteye yeni insanlar katılır ve bunlardan bir tanesi de yiğit Türk kızı Hanife’dir. Hanife Yunan yüzbaşısının tecavüz çabalarına karşı koymuş ve o yüzbaşıyı öldürüp kaçmıştır. Kaçtığı köyde Hasan dedeyle karşılaşmaları ve Hasan dedenin onu övmesi, hatta böylelerine cephede ihtiyaç olduğunu söylemesi üzerine Hanife de çeteye erkek kılığında katılır. İlk mücadelesi ise Hasan dede ve Hulki yüzbaşının önderliğinde Menemen de olur ve Yunanlıları kaçırırlar oradan.
Sadık annesine bir mektup yazar ve mektupta zaferler elde ettiklerini ama bunun yanında acı kayıplarında olduğunu haber eder. Hasan dede son evladını da kaybetmişti ve artık tek kalmıştı koca ailesinden. Oğlu Şemseddin Menemen baskınında kolundan vurulmuş ve yarası gün geçtikçe kurtlanmış ve çürümüş olduğu için ölmüştü. Her gün Şaziment teyzesinin yanına gelen Leman bu haberi duyunca Sadık’ın ve diğerlerinin de bu şekilde can vermeleri riski olduğu için cepheye hasta bakıcı olarak gitmeye karar verir ve annesinin itirazına rağmen kaçar ve gider.
Mücadele her vakit devam etmekte artık ordular başıboş çete olarak değil bir ordu kumandanı tarafından bir çatı altında toplanmıştı. Mustafa Kemal, Anadolu’daki halkı bilinçlendirip örgütlemeye çalışır. Bu tabi ki de olumlu sonuçlar verir ve artık zamanı gelmiştir taarruzun. Mustafa Kemal taarruz emrini verir. İzmir de yapılacak olan taarruz görevi Hanife’nin kocasının Ömer’in de içinde olduğu Hulki yüzbaşının bölüğüne verilir. Saldırı başlamış ve Yunan kuvvetleri dağıtılırken, kendilerini kaybeden ve adeta Yunan duvarını delercesine içerilerine kadar giren Ömer ve yanında üç arkadaşı yalnız kalmaları sonucu şehit edilirler. Hulki yüzbaşı başından, Sadık’ta göğsünden yaralanırlar ve hastaneye sevk edilirler. Sevk olundukları hastane ise Leman’ın da hasta bakıcısı olduğu hastanedir. Hanife’de yara almış ve bu hastaneye getirmişlerdir. Onun bir erkek olmadığı ancak yeni öğrenilir. Leman hastalar arasında sevgilisi olan Sadık’ı tanır. Durumunun ağır olduğunu öğrenir. İki aşık gözyaşları içinde birbirlerine kavuşurlar. Yalnız Sadık daha fazla bu yaranın sonuçlarını bedeni dayanamaz ve oracıkta can verir. Leman ise gözü yaşlı oracıkta kalır.
Bu olaylar cereyan ederken artık İzmir alınmış ve şanlı Türk askeri İzmir’e girer. Hasan dede de o ordu içinde ve en öndedir. Ama aynı mahalle evladı olan Hulki, Sadık ve Şemseddin bugünü göremezler.
Halk muzaffer ordumuzu karşılama zaferlerini coşkuyla kutlamak için yollara dökülmüştür. Tam bu sıralarda yüksekçe bir yerden adi bir Ermeni süvarilerimizin üzerine bomba atar ve birkaç aslanımız orada yere serilir. Maksat bu zaferimize gölge düşürmektir. O yere yatan aslanlardan biri de Hasan dededir ve son nefesinde millet olarak birlik beraberlik içinde olmamızı fitne fesatlarına düşmememizi söyler. Kelime-i Şehadet ederek canını teslim eder.
Artık Akdeniz, şanlı Türk ordusunun ayakucunda dalgalanmakta ve İzmir, muzaffer ve imanlı askerlerin resmîgeçidini selamlamaktadır.
Numan YILMAZ

KAN VE İMAN
Estekzade mahallesi İstanbul’un küçük şirin bir mahallesidir. Mahalle insanı saygıdan ödün vermeyen, kültürünü, ahlakını korumuş imanlı yüreklere sahip insanların dolu olduğu bir mahalleymiş.  Dönem savaş zamanında olduğu için mahalle halkı tevekkülle evlatlarını cepheye göndermişler. Sadece kuru kuru göndermemişler arkalarından her gün dualar etmiş hem evlatlarına hem de vatanına muzaffer olmaları için. Hayli zaman geçmiş ve Mondros imzalanmış bizim mahallenin gençleri de evlerine dönmüşlerdi.
 Sadık 1. Dünya Savaşında önce Irak’a orandan İran’a gönderilmişti; fakat savaşa vakit olmadan anlaşma olmuştur. Üç – dört yıl önce bıraktığı anası Şaziment ve sevdiği kız Leman’a kavuşmak için evine döner. Henüz hasret gidermeye fırsat olmadan iki üç güne İzmir’in işgali haberi alınır. Sadık’ın bu habere içi çok üzülür ve cepheye gitmeye karar verir. O aralar mahalledeki Hulki yüzbaşı da aynı şekilde savaş meydanlarından gelmiştir, İzmir’in haberini alır almaz Hasan dede ve oğlu Şemseddin’le beraber Sadık gelmeden bir ay önce cephe yolunu tutmuşlardır. 
Sadık Afyon’da çete olarak yazılır. Uşak ve civarında faaliyetler gösterirler. Bağlı olduğu Nurullah Bey ve çetesi çok başarılıdır. Aynı yerlerde başarılı olan ve kimsenin bilmediği gizemli bir çete de Hasan dedenin çetesidir. Bir tesadüf sonucu bu iki çete karşılaşırlar. Aynı mahallenin insanları olan Hulki Yüzbaşı, Hasan Dede, Şemseddin ve Sadık bir araya gelmişlerdir. 
Vakit geçip çetelerin başarılı olmaları sonuç vermiş ve mücadeleye gönül verenlerin sayısı da artmıştır. Çeteye yeni insanlar katılır ve bunlardan bir tanesi de yiğit Türk kızı Hanife’dir. Hanife Yunan yüzbaşısının tecavüz çabalarına karşı koymuş ve o yüzbaşıyı öldürüp kaçmıştır. Kaçtığı köyde Hasan dedeyle karşılaşmaları ve Hasan dedenin onu övmesi, hatta böylelerine cephede ihtiyaç olduğunu söylemesi üzerine Hanife de çeteye erkek kılığında katılır. İlk mücadelesi ise Hasan dede ve Hulki yüzbaşının önderliğinde Menemen de olur ve Yunanlıları kaçırırlar oradan. 	
Sadık annesine bir mektup yazar ve mektupta zaferler elde ettiklerini ama bunun yanında acı kayıplarında olduğunu haber eder. Hasan dede son evladını da kaybetmişti ve artık tek kalmıştı koca ailesinden. Oğlu Şemseddin Menemen baskınında kolundan vurulmuş ve yarası gün geçtikçe kurtlanmış ve çürümüş olduğu için ölmüştü. Her gün Şaziment teyzesinin yanına gelen Leman bu haberi duyunca Sadık’ın ve diğerlerinin de bu şekilde can vermeleri riski olduğu için cepheye hasta bakıcı olarak gitmeye karar verir ve annesinin itirazına rağmen kaçar ve gider.
Mücadele her vakit devam etmekte artık ordular başıboş çete olarak değil bir ordu kumandanı tarafından bir çatı altında toplanmıştı. Mustafa Kemal, Anadolu’daki halkı bilinçlendirip örgütlemeye çalışır. Bu tabi ki de olumlu sonuçlar verir ve artık zamanı gelmiştir taarruzun. Mustafa Kemal taarruz emrini verir. İzmir de yapılacak olan taarruz görevi Hanife’nin kocasının Ömer’in de içinde olduğu Hulki yüzbaşının bölüğüne verilir. Saldırı başlamış ve Yunan kuvvetleri dağıtılırken, kendilerini kaybeden ve adeta Yunan duvarını delercesine içerilerine kadar giren Ömer ve yanında üç arkadaşı yalnız kalmaları sonucu şehit edilirler. Hulki yüzbaşı başından, Sadık’ta göğsünden yaralanırlar ve hastaneye sevk edilirler. Sevk olundukları hastane ise Leman’ın da hasta bakıcısı olduğu hastanedir. Hanife’de yara almış ve bu hastaneye getirmişlerdir. Onun bir erkek olmadığı ancak yeni öğrenilir. Leman hastalar arasında sevgilisi olan Sadık’ı tanır. Durumunun ağır olduğunu öğrenir. İki aşık gözyaşları içinde birbirlerine kavuşurlar. Yalnız Sadık daha fazla bu yaranın sonuçlarını bedeni dayanamaz ve oracıkta can verir. Leman ise gözü yaşlı oracıkta kalır. 
Bu olaylar cereyan ederken artık İzmir alınmış ve şanlı Türk askeri İzmir’e girer. Hasan dede de o ordu içinde ve en öndedir. Ama aynı mahalle evladı olan Hulki, Sadık ve Şemseddin bugünü göremezler.
Halk muzaffer ordumuzu karşılama zaferlerini coşkuyla kutlamak için yollara dökülmüştür. Tam bu sıralarda yüksekçe bir yerden adi bir Ermeni süvarilerimizin üzerine bomba atar ve birkaç aslanımız orada yere serilir. Maksat bu zaferimize gölge düşürmektir. O yere yatan aslanlardan biri de Hasan dededir ve son nefesinde millet olarak birlik beraberlik içinde olmamızı fitne fesatlarına düşmememizi söyler. Kelime-i Şehadet ederek canını teslim eder.
Artık Akdeniz, şanlı Türk ordusunun ayakucunda dalgalanmakta ve İzmir, muzaffer ve imanlı askerlerin resmîgeçidini selamlamaktadır.
Numan YILMAZ

Tuğba Şen 21 Kasım 2017 Salı 19:01

Ercüment Ekrem Talu, Kan ve İman adlı eserinde Milli Mücadele döneminde halkın vatanı uğruna yaptığı fedakarlıkları, sınıf ayrımı, yaş gözetmeden herkesin vatanı uğruna neler yapabileceğini ele almış... Daha fazla göster »

Cansu Ak 13 Kasım 2016 Pazar 17:15

Ercüment Ekrem Talu’ nun Kan ve İman adlı eseri Milli Mücadele zamanlarını ele almaktadır.
Yazar bu dönemde genç, ihtiyar, kadın, erkek denemeden tüm halkın kurtuluş için yaptığı milli mücadeleyi anl... Daha fazla göster »

Fatma Arıcı 14 Mayıs 2015 Perşembe 19:16

Ercüment Ekrem Talu,Kan ve İman romanında halkın vatanın selameti için yaşadığı sıkıntıları,fedakarlıklarını,kadın erkek yaşlı genç ülkenin her kesiminden insanın çabaladığı mesajını vermek istemişti... Daha fazla göster »

Hidayet Alp 12 Nisan 2015 Pazar 10:28

Ercüment Ekrem Talu,Kan ve İman romanında milli mücadele döneminde Türk halkının yaşadıklarını,sıkıntılarını,fedakarlıklarını çeşitli temsillerle anlatmıştır, bu dönemde genç ihtiyar, kadın erkek dem... Daha fazla göster »

Büşra Nebile Evren 16 Kasım 2014 Pazar 20:20

Ercüment Ekrem Talu Kan ve İman romanında düşman işgallerinin hem İstanbul hem de Anadolu üzerinde yarattığı tepkileri vermeye çalışmıştır.Milletçe birlik olmanın ve topyekün hareket etmenin önemi vu... Daha fazla göster »

Mustafa Evcil 27 Nisan 2014 Pazar 12:33

Ercüment Ekrem Talu’nun Kan ve İman adlı eseri Milli Mücadele yıllarını kapsamaktadır. Yazar bu dönemde genç ihtiyar, kadın erkek denemeden tüm halkın kurtuluş için yaptığı mücadeleyi anlatmaktadır. ... Daha fazla göster »

Numan Yılmaz 27 Nisan 2014 Pazar 10:43

Milli mücadelenin aynı duyguları paylaşan birlik ve beraberlik içinde olan ve imanlarıyla tevekkül eden insanların eseri olduğunu işlemiş yazar. Bu şuurun tek kişiyle değil bütün vatan evladının uyan... Daha fazla göster »

Bu eser henüz bir kaynakçada yer almıyor.

Ercüment Ekrem Talu'nun Kan ve İman adlı eserinde yunan askerlerinin ahlaksız emellerine karşı koyan karakter kimdir?

Hasan Dede

Sadık

Leman

Hanife

Yaptığı atıflar
Aldığı atıflar

Atıf yapılan eser:

Bu eserin yaptığı atıf bulunmuyor.

İlber Ortaylı

Osmanlı Toplumunda Aile

İstanbul, 2009, Timaş.

Kitap Türkçe Tarih

Bu Kitap

978 kez

görüntülendi.

Eser istatistikleri yükleniyor...